Abant – Gölcük – Güzeldere Şelalesi – Yedigöller Turları
Araştırmalarımızı yedigöller turu hakkında bilgi vererek devam edelim. Bu bilgileri internet üzerinden araştırmalarımız sonucunda edindik.
Abant |
Gölcük Gölü Bahar |
Yedigöller |
Güzeldere Şelalesi |
Gölcük Kış Manzaraları |
Abant yürüyüş |
YÖRE BİLGİSİ
Güzeldere Şelalesi: Şimdi gözünüzün önüne kaleden kaleye 110 m. Olan bir futbol sahasını getiriniz. Bunun üzerine 25 m. Daha ilave edip dikine çeviriniz. Tam karşınızda akan bu nehrin dökülmüş tabanına ağaç basamaklarla inmeye başlıyorsunuz. Karşınızda koşarcasına, birazda tepinerek akan sular içinizde bir coşku uyandırıyor, hareketi tutamıyorsunuz. Tabanınızın titrediğini hissediyor ve bir şeylerin kaçıp gittiğini fark ediyorsunuz. Şelale ve şelaleyi besleyen yan suların bu akış sırasında çıkardıkları sesler zihninizdeki tüm yorgunluğu silip süpürüyor. Beyninizi meşgul eden sorunlar önemini kaybediyor, doğanın bu muhteşem güzelliğine teslim oluyorsunuz. Türkiye’de gördüğünüz diğer şelalelerle bire bir mukayese yapıyorsunuz, hep kazanan estetiği ve hacmiyle, Güzeldere Şelalesi oluyor!
Amasra -İnkumu -Yedigöller Turu
Amasra El işlemeleri |
Amasra |
Amasranın Meşhur Salatası |
Dilek çeşmesi |
Yedigöller |
Yedigöller |
YÖRE BİLGİSİ
Yedigöller , Bolu ilinde bulunan, saklı cennetlerden biridir. Özellikle sonbahar resimleri meraklısı fotograf sanatcılarının çok iyi bildigi bir yer olan Yedigöller havzası kayan kütlelerin, vadilerin önünü kapatması sonucu oluşan, yüzeysel ve yer altı akışıyla birbirine bağlı, kuzeyden güneye doğru sıralanmış 7 adet gölden oluşmuştur. Bu göllerin isimleri: Sazlıgöl, İncegöl, Küçükgöl, Deringöl, Büyükgöl, Kurugöl ve Seringöl’dür. Sonbahar ve kış mevsimlerinde ağaçların turuncu ile kızıl arasında dolaşan rengi, göllerin üzerine yansıdıgında büyüleyici bir manzara göze çarpmaktadır. Yedigöller parkı 238 adet farklı bitki türünü içermektedir ve ülkemizdeki en güzel karışık doğal ormanlarına sahiptir. Sessiz ve sakin tabiatı, güzel manzaraları,farklı arazi şekilleri, şelaleleri, yürüyüş yolları, çeşitli cins ve türde bitki ve ağaçlarla süslü çevresiyle çok özel yerlerden biridir. Haftasonunda mükemmel dinlenme, sakinlik, huzur bulabileceğiniz mekanlardan biridir.
Amasra M.Ö. 12 yüzyılda kurulduğu söylenen Amasra, adını Pers prensesi Amastris’ten alıyor. Amastris’in kendi adına kurduğu bu yeni şehir, eşsiz güzellikteki sahili, iki koyu ve iki adasıyla güneydeki tatil merkezlerini aratmıyor. Fatih Sultan Mehmet’in “Bakacak Tepesi”nden ovaya doğru şöyle bir bakıp “Lala Lala Çeşm-i Cihan bu mu ola” dediği bu şirin tatil merkezinin yer aldığı yarımadanın, iki koyu ve iki adası bulunuyor. Adalardan birine kayıkla ulaşılırken, diğerine tek gözlü Roma yapısı bir kemerle geçiliyor. M.Ö. 3. yüzyıla kadar Sesamos adıyla bilinen kenti ilk olarak Hititler veya Gasgaslar’ın M.Ö. 12 yüzyılda kurdukları söyleniyor. Şimşir ağacı ihracatı yapan kent, Pers İmparatorluğu etkisine girmiş. Persli prenses Amastris, kendi adına yeni bir şehir kurmuş, bağımsız kraliçelik yapmış. Daha sonraları kent Pontuslar’ın, Romalı ve Cenovalılar’ın eline geçmiş. 1200′lerde kale ve kiliseleriyle ünlenmiş. 1460 yılında Fatih Sultan Mehmet Amasra’yı fethetmiş. Bir kiliseyi camiye çevirmiş. O dönemlerde “Uyuyan Prenses”e benzetilen Amasra, Osmanlılar döneminde kadılık merkezi olmuş. Kent; Anadolu’da bir benzeri görülmeyen Kuş Kayası anıtı, muhtemelen Roma eyalet Meclis Sarayı olarak inşa edilen “Bedesten”, Roma imparatoru Claudius döneminde yapılan tek gözlü Roma Köprüsü, kilise temelleri kalan Tavşan Adası, 9. yüzyılda yapılan kale içindeki Fatih Camii, İç Kale Mecsidi, hamam, tiyatro ve mağaralarıyla bugün de ilgi çekiyor.